Asıl korkunç ve tehlikeli olan paranın dünyayı ve herkesi yönetmesidir. Herkesi ve her şeyi esir almış durumda ve insanları köleleştirmenin, kişiliğini yok edip zihnini kontrol altına almanın biricik yolu oldu. Para hayata egemen olmaya başladıkça ahlak değerleri bir bir yozlaşıp insan davranışlarında olumsuz yönden değişmesine, bencilleşip acımasızlaşmasına neden olmuştur. Bireyler etkilendikçe dünyayı ve Toplumları yönetme sistemini de bu doğrultuda değiştirmiştir. Para(sermaye )etkinleştikçe bütün dünyadaki sistemleri de ele geçirip en ahlaksız ve en sömürücü yönetimleri topluma musallat etmiştir. Bu sömürücü sistemler eğitimi, ahlakı ve bütün dinleri kendi çıkarları doğrultusunda kullanıp şekillendirme çabalarıyla amaçlarından sapmalarını sağlayarak yozlaştırma sürecine sokmayı başarmıştır. Bu da insanlık için büyük felaketlerin gelmesinin temelini oluşturmuş ve habercisi olmuştur. Bu sistemler insan ruhunu, psikolojisini derinden tahrip ederek robotlaşmasını ve itaatkar olmasını sağlamıştır. Bu da toplumlarda oluşan en büyük ahlaksızlıklara , sömürüye, köleleştirme sefaletine sessiz kalınmasına ve insanların bir daha uyanmamak üzere uyuşturup gerçek sorunlarından uzak kalmasını sağlamıştır .Bu tanrılaştırılmış (haşa) paranın tapıcısı ve kölesi olan kişiler öyle bir ahlaksızlaşmışlar ki menfaatleri için her türlü kötülüğü yapmaktadırlar. Örneğin Organ mafyası, uyuşturucu baronları, yolsuzluklar, kadın tüccarlığı ve çocukları her türlü pislik işlerinde kullanan mafya örgütleri bunun sonucu ortaya çıkmıştır. Böyle bir durumda dünyada hangi medeniyetten, adaletten, insanlıktan ve demokrasiden bahsedilebilir! Evet, bazı ülkeler belki diğer ülkelerden sözde biraz daha demokrat ve adaletli gözükebilir. Ama derinlere indiğinde bu tip ülkeler birçok toplumu sömürerek kazandığı refahı kendi toplumu için kullanmaktadır. Avrupa güya en demokrat, en uygar ve adaletli sistemlere sahip toplumlarmış gibi görünmektedir. Ama ekonomik kriz biraz derinleştiğinde ve sömürdüklerini kaybetmeye başladıklarında en acımasız, en ırkçı ve en adaletsiz yönetim sistemlerine dönüşebilirler. En güzel örneği birçok ülkede aşırı sağcı, Yani ırkçı faşist partiler yönetime gelmeye başlamalarıdır. Bu bir tesadüf değil, ki bırakın geri kalmış veya gelişmekte olan toplumları halini. Zaten bu tip toplumların sistemi hep paranın yönetimi altındadır ve çürümüşlük, yozlaşmışlık, ahlaksızlık diz boyudur. Onun için başta dünyadaki yöneticileri, eğitimcileri ,anne, babaları bir de tüm din adamların dikkatlerini bu konulara çekmelerini ve paranın bir amaç değil temel ihtiyaçlarımızı karşılayan bir araç olduğunu çocuklara, gençlere anlatıp kavratmaları gerekir. Para tapılacak bir şey olmadığını kavrattığımız sürece bu sömürücü sistemlerde yavaş yavaş değişmeye başlayacaktır. Çünkü toplumu oluşturan bireyler ne kadar eğitilip bilinçlendirilirse o kadar bozuk ve adaletsiz sistemler kendilerine çeki düzen vereceklerdir.
Farkındalık özelliğine sahip olmayan bireylerden oluşan toplumlarda her zaman sömürü, adaletsizlik ve ahlaksızlık diz boyu olacaktır. Çünkü bireyler bilinçli ve bilgi düzeyi yüksek olmadığı için kendi temel haklarını savunmak ve elde etmek için örgütlenmek gerektiğini bilincinde olamayacağı için örgütlenemeyecektir. Para hırsı , sadece ben veya sadece kendi grubum çıkarını düşünme zihniyeti dünyanın çivisinin çıkmasına, insanlığın ve temeli olan ahlakın çöküşünün en önemli nedenidir. Yazık insanlığı yok edecek bir uyuşturucu ticareti, doğayı yok edecek nükleer füze denemeleri, sermayenin (kapitalizmin) kendi kazanımları için her yolu mubah görmesi bence çağın en büyük faciasıdır. Çünkü sermayenin(para babalarının) ne dini, ne imanı, ne vatanı ne de bayrağı vardır. Onun her şeyi daha çok kazanmak, daha çok kazanmak için daha çok sömürmek, daha çok ezmek ve her türlü yolla kirli de olsa para kazanmaktır. İşte en güzel örneği Afrika’nın, Asya’nın, Ortadoğu’nun ve bütün dünyadaki mazlum toplumların kapitalistler(sermaye sahipleri)tarafından sömürülmesidir. Yeraltı- yer üstü tüm zenginliklerini kurdukları çeşitli şirketler aracılığıyla işletip bütün elde ettikleri kazanımları kendilerine götürmeleridir. Altın şirketleri siyanürü kullanarak altın çıkarıp bulundukları ülkenin hem altınını çalıyorlar hem de ormanlarını ve nehirlerini yok ediyorlar.
Bu para hırsı ve oligarşinin(bir zümre olan sermaye kesimi )para hırsı yüzünden bütün yaşamı ve dünyayı cehenneme çevirmektedir. Hatta para hırsı yüzünden insanlığın en büyük düşmanı ve Tanrı ya en büyük isyan olan uyuşturucu ticaretini bütün toplumlarda yaygınlaştırarak başta çocukları zehirleyip gencecik insanların beyinlerini uyuşturmaktadırlar . Bu uyuşturucuya bulaşan kişiler zombileşmekte ve kendi en yakınını yiyip yok edecek duruma gelmektedir. Bu uyuşan kişiler tüm toplumlarda çoğaldıkça dünyayı yöneten bir avuç kesim (oligarşi) beyni uyuşan ve doğru düşünemeyen insanları yönetmesi dahada kolaylaşıyor. Zaten birçok alanda doğayı ve tüm çevreyi tahrip etme pahasına kazandıkları paraya bu uyuşturucu ticaretinden de daha kolay para kazanarak zenginliklerine zenginlik katıyorlar. Açık söyleyeyim bu onlara haram zıkkım olsun ve tüm yedikleri boğazlarında kalsın. Bu insanlığın en büyük düşmanı ve Tanrı’ya isyan olan bu uyuşturucu ticaretine dur demek bütün insanların en acil görevidir. Hele tüm dinlerin dindarlarına ve din alimlerine sesleniyorum: Bu görev ilk başta sizlere düşüyor ve bu konuda toplumları aydınlatmak ve kötülüğünü her vaazda dile getirmek lazım.
Bu uyuşturucu felaketine insan olarak her yoldan mücadele etmek lazım.
Yoksa tüm dünyaya yayılan bu uyuşturucu illeti başta çocukları ve gençlerin beynini kemirerek birer robot, birer canavar haline getirerek toplumları birer köle insanına dönüştürecek. Asıl o zaman insanlığın kıyameti kopacak. Ve asıl suçlusu başta din adamları ve o toplumların aydın insanları olacak. Çünkü buna ve Tanrının veya insanlığın emrettiği tüm kirli(haram) para kazanma yasaklara karşı çıkacak ve korkusuzca mücadele etme görevi aydınlara ve din adamlara aittir. Tabi ki bu işin asıl sorumluları dünyayı ve Toplumları yöneten siyasi yöneticileridir. Ama maalesef dünyayı ve Toplumları yöneten siyasi yönetimleri, yöneticilerinin bu sermaye kesimi tarafından belirlenmektedir. Ey insanlar aklınızı başınıza alın. Başta çocuklarınıza, gençlerimize sahip çıkıp bu konuda iyi bir eğitim vermek lazım. Bu konuda yöneticilerinizin dikkat çekiniz. Bu konuda örgütlenip başta bu illet uyuşturucu ve kirli para kazanma yollarını engellemek için mücadele etmek lazım. Yoksa bu dünya yaşanmaz hale gelecektir ve insanlık yok olacaktır.
Her şeye duyarsız kalmak tamamen insanlığı katletmeye seyirci kalmaktır da inandığımız bütün güzel değerlere hatta Tanrı’ya karşı büyük bir isyan ve günah işlemektir. Bu günahı işleyen ve buna seyirci kalanlar bırakın inandıkları cennete girmeye cehennem bile onları kabul etmeyecektir. Biz insanız ve insan olarak yaşamak zorundayız tüm farklılıklarımızla. Tüm dünyadaki farklılığıyla toplumların ortak değeri insanlıktır. Başka ortak yaşam noktası aramaya gerek yok. İşte bu ortak insani değerlerimizden dolayı insanlığa en büyük düşman olan uyuşturucu ve kirli para ticaretine karşı hep birlikte karşı çıkmamız gerek.