Felsefeyi özü itibarıyla bir özgürlük bilimi olarak tanımlamak ne anlama gelmektedir? Özgürlük kavramı modern felsefeyle birlikte sistematik olarak felsefenin bünyesine en kapsamlı taşıyıcı bir kavram olarak yerleştirilmiştir. Eş deyişle özgürlük kavramı felsefenin en kapsamlı kavramıdır. Bu haliyle ve özelliğiyle özgürlük felsefenin diğer tüm kavramlarına içerik ve anlam vermektedir.
Peki, özgürlük nedir? Bu soruya yanıt verebildiğimiz oranda felsefenin de nasıl bir bilim olduğu sorusuna yanıt vermiş olacağız. Tabi böylece özgürlük kavramı üzerinden elde edeceğimiz felsefe tanımı doğrudan bir felsefe kuramı olan diyalektiğin de ne olduğunu belirlememize yardımcı olacaktır. “Diyalektik nedir?” sorusu, “felsefe nedir?” sorusu üzerinden “özgürlük nedir?” sorusuna dönüşmüştür.
Büyük İngiliz filozofu Thomas Hobbes özgürlüğü “hareket serbestisi” olarak tanımlamıştır. Bu anlamda özgürlük canlı ve cansız tüm doğaya ve ikinci doğa olarak tanımlanan topluma uygulanabilir bir kavram olarak alınmıştır. Bildiğimiz gibi Hobbes, Galileo’dan hareketle tüm evreni hareket halinde olan ve dışarıdan bir müdahale olmadan sonsuza kadar hareket halinde kalacak olan olarak belirler.
Bu durumda kavram bu en geniş anlamında alınırsa evrenin varlığının anlamını özgürlük olarak belirlemek gerekir. Zira bu açıdan evren ezelden beri vardır ve ebediyete kadar var olacaktır. Evren kendi kendisini hareket ettirmektedir, ezelden beri hareket halindedir ve ebediyete kadar da hareket halinde kalacaktır; çünkü evreni dışarıdan durduracak bir müdahale söz konusu olamaz.
John Locke, Hobbes’un bu özgürlük kavramını insan ilişkilerine, daha tam olarak söyleyecek olursak, irade özgürlüğü tartışmalarına taşır. Locke, tartışılan “irade özgür müdür?” sorusunu doğru sorulmuş bir soru olarak kabul etmez, dolayısıyla reddeder. Locke’a göre doğru soru, “insan özgür müdür?” sorusudur.
Öyleyse özgürlük doğrudan bir eylem kavramıdır. Diğer bir deyişle özgürlük kavramı altında insanın eyleme koşullarını inceliyoruz. Bu durumda eğer felsefe bir özgürlük bilimi ise ve özgürlük kavramı altında insanın (özgürce) eyleme koşulları inceleniyorsa, felsefe için, diğer bir açıdan, özü itibarıyla bir praksis bilimidir demek gerekir.
Bildiğimiz gibi özgürlük kavramı altında incelenen eyleme koşullarının en azından bir teorik/kuramsal bir de pratik boyutu vardır. Özgürlük, dolayısıyla praksis kavramının yalnızca ne teoriden ne de yalnızca pratikten elde edilemeyeceği sanırım açıktır. Kuramsız, kavramsız bir eylemin herhangi bir hedefinin olması mümkün değildir. Aynı şekilde pratiği amaçlamayan kavram ve kuram basit bir kurgusal oyun olarak kalır. Öyleyse özgürlük, dolayısıyla praksis kavramının tam anlamına bu iki kavramın harmanlanması ile ulaşabiliyoruz. Kuramın ve pratiğin harmanlanmış haline, yani kavramın gerçekleşmiş haline praksis diyoruz. Bu nedenle, sonuç olarak, felsefe bu anlamda bir praksis, yani özgürlük bilimidir.
Şimdi başta sorduğumuz soruya geri dönebiliriz. Nedir diyalektik? Eğer felsefe bir özgürlük veya diğer adıyla praksis bilimi ise, bir felsefe kuramı olarak diyalektik ne anlama gelmektedir? Konumuz bağlamında söz konusu olan açıdan diyalektik bir özgürlük ve praksis bilimi olarak belirlenebilir. Özgürlük ve praksis bir öznenin varlığını şart koşmaktadır. Felsefe özneyi eyleyebilir, yani özgür kılmak istemektedir. Öyleyse eğer diyalektik bir felsefe kuramı ise, diyalektik bir özne felsefesidir; diyalektik teorik olarak düşünebilen ve pratik olarak eyleyebilen, tam anlamıyla praksisçi özgür bir öznenin nasıl kurulabileceğini araştıran bir felsefe kuramıdır.